22 Ağustos 2020 Cumartesi

İLK LOGOPHILE YAZIM: ÜÇ JAPONCA KELİME VE BANA ÇAĞRIŞTIRDIKLARI

Herkese merhaba. Bugün sizlere çok sevdiğim üç Japonca kelimeden ve bu kelimelerin bana çağrıştırdıklarından bahsedeceğim. Bahsedeceğim kelimeler: Wabi-Sabi, Tsundoku ve Age-Otori. İlk olarak Wabi-Sabi'den başlayalım. 

Japonca bir kelime olan Wabi-Sabi sadece bir kelime olmaktan çok ötedir. O bir yaşam felsefesi, dünya görüşüdür. Kelime olarak wabi, buradaki haliyle “sadelik, basitlik (sadelik anlamıyla)” gibi anlamlara gelirken sabi, “kusurları hoş görmek, fani (gelip geçici) olduğunun bilincinde olmak, yaşanmışlığın getirdiği izleri benimsemek, kusurlardan keyif almak” gibi anlamlara gelir. Bu iki anlam birleştiğinde ise Wabi-Sabi kusurlu güzelliği ve mütevazi olmayı benimseme, sadelikten zevk alma, her şeyin içindeki güzelliği görme gibi anlamlar kazanmaktadır. Dolayısıyla Wabi-Sabi kusuru, yaşanmışlığı ve bunun sonucunda ortaya çıkan asimetriyi değerli görür. Bu, Doğu felsefesinin Batı felsefesinden ayrılan yönlerinden biridir. Zira Batı’nın değer verdiği, kusursuzluk ve simetridir. Japon mankenlerinin genellikle ortalama çekicilikte olup Batı dünyasındaki mankenlerin ulaşılamaz çekicilikte olmasının sebeplerinden biri de Wabi-Sabi olsa gerek (bir diğer sebep, Japonya’daki markaların üst düzey çekici mankenler kullanıp da Japon tüketicinin kendi bedeninden memnuniyetsizlik duymasını ve kendini yetersiz görmesini engellemektir). 

 Wabi-Sabi’nin bana çağrıştırdığı diğer kelimeler: Kintsugi ve Termodinamik
 
Wabi-Sabi felsefesinin sonucunda ortaya çıkan bir görüş olan Kintsugi, aslında hiçbir şeyin kırılmadığını, yeni bir varoluş şekline büründüğünü ifade eder. Kintsugi’ye göre hiçbir şey kırılıp bozulmaz ve yok olmaz. Kintsugi’nin bu görüşü bana termodinamiğin birinci ve ikinci yasasını hatırlattı. Birinci yasaya göre “enerji var iken yok, yok iken de var edilemez, ancak bir halden diğer bir hale dönüştürülebilir”. İkinci yasa ise her sistemin bozulma yönünde eğilim gösterdiğini (entropi) ve enerjinin daima kendini yok etme eğiliminde olduğunu ifade eder. Felsefi açıdan yaklaşırsak Kintsugi ile termodinamik yasaları arasındaki ilişkiyi anlamamız mümkün hale gelir. Kintsugi tekniğini kullanan sanatçılar, kırılmış (aslında kırılmamış, sadece yeni bir varoluş şekline ve enerjiye bürünmüş) seramikleri altın ve gümüş tozu kullanarak bir araya getirirler. Böylece seramikler yeni bir varoluş şekline ve enerji formuna bürünür. Hem de yaşanmışlığın izlerini taşıyarak.
(Yukarıda, Kintsugi tekniği kullanılarak yeni bir varoluş şekline ve enerjiye bürünmüş bir çanak görmektesiniz. Dikkat ederseniz kırılan (aslında kırılma diye bir şey yok) parçaların altın tozu kullanılarak bir araya getirilmiş olduğunu göreceksiniz. Böylece oluşan yeni çanak, yaşanmışlığın izlerini üzerinde taşımış olur) 

Gelelim tsundoku'ya. Tsundoku, “kitap satın alıp satın alınan kitapları okumadan yenilerini almak” anlamına gelen Japonca bir tabirdir. Tabirde geçen “doku” kelimesi Japonca’da “okumak” anlamına gelirken “tsun” kelimesi “yığmak, biriktirmek, istiflemek” gibi anlamlara gelen “tsumu” fiilinden türemiştir. Bu tabirin de age-otori gibi eski bir tabir olduğunu, ilk olarak 1879 yılında Japon tarihçi Senzo Mori’nin sürekli kitap alıp aldığı kitapları okumayan bir öğretmeni eleştirirken “tsundoku sensei” (sensei=öğretmen) ifadesini kullanmasıyla literatüre girdiği düşünülür. Tsundoku günümüzde hem Japonya'da hem de dünya genelinde sıklıkla kullanılmaktadır.
Tsundoku’nun bana çağrıştırdığı: Dispozofobi 

Tsundoku’nun kökeninde istif yapma (tsumu) olunca aklıma istifleme (biriktirme) hastalığı olan dispozofobi geldi. Dispozofobi, kişinin değerli olsun veya olmasın herhangi bir eşya, atık, ambalaj vb. nesneleri atamaması, elden çıkaramaması durumudur. Dispozofobi hastası olanlar hafıza ve dikkate dayalı problemler ve karar verme zorlukları yaşamaktadırlar. Bu nedenle ellerinde tuttukları eşyalarla bağ kurarlar ve bu eşyalar onların kişisel olarak yaşadıkları olayları hatırlamalarında aracı rolünde olabilir.
Son olarak age-otori'den bahsedelim. Age-otori, saç kestirdikten sonra daha kötü görünmek anlamına gelen Japonca bir tabirdir. Bu kelimeyi çok sevmemin sebebi, söz konusu duygu durumunu sadece 2 sözcük kullanarak anlatabilmesidir. Fakat kelimenin çok eski bir Japonca tabir olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Yani günümüz Japonya’sında bu tabirin pek de kullanılmadığını söyleyebiliriz. Zira bu tabirin karşılığını veren Japonca sözlüklerde age-otori’nin geçtiği cümle örnekleri Genji’nin Hikayesi romanından verilmiş. Bu romanın 11. Yüzyılın başlarında yazılmış olduğu göz önüne alınırsa bizim age-otori’nin çook eski bir tabir olduğu ortaya çıkıyor. Günümüzde Japonlar kullanmasa da kötü bir saç kesimi deneyimi yaşamış birini gördüğümde iç sesim age-otoriii diye bağırmadan edemiyor=)
Age-otori’nin bana çağrıştırdığı: kötü bir mikro kâkül deneyimi yaşamış bir arkadaşım=) Bi de şu tarz bir saç kesimi=)
(Yukarıdaki görsel bana göre (tabi beğenenler de olabilir, ne de olsa göreceli bir kavram) tam bir age-otoriii. Ama wabi-sabi felsefesinden yola çıkarak bu saç kesiminde de bir güzellik olduğunu düşünmem gerekir=)) 

Wabi-sabi'den başlayıp kintsugi'ye, termodinamiğe, tsundoku'ya, dispozofobiye uğradık ve age-otori'de yazımızı sonlandırdık. Bu yazıda termodinamik ve dispozofibiye değinilmesinin sebebi, tamamen yazarda oluşan çağrışımlarla alakalıdır. Kelimelerin anlamlarını okudukça sizde farklı çağrışımlar oluşabilir, veya aklınıza farklı kelimeler gelebilir. Bunları yorumlar kısmında belirtirseniz bundan mutluluk duyarım=) 

Ayrıca;

Not 1: Yazar dil uzmanı değildir, sadece kelimelere merakı olan bir araştırmacıdır. Bu nedenle herhangi bir kusuru olduysa bunu mazur görünüz ve yazarı bu konuda uyarıp bilgilendiriniz=) 

Not 2: Bloğun başlığını oluşturan "logophile", İngilizce bir kelime olup "kelimeleri seven" anlamına gelmektedir. 

OKURKEN OFFFF DEDİRTEN “TÜRKÇE OFF” AKADEMİK MAKALELER ÜZERİNE

Bu yazımda Türkçe yazılmış akademik (!) makalelerde tespit ettiğim çokça yapılan yazım hatalarını ele aldım. Başlıkta “akademik” kelimesini ...