Geçtiğimiz gün kutlanan Dünya Emoji Günü sebebiyle emojilerin atası olarak nitelendirebileceğimiz emoticon ve Japonlar arasındaki versiyonu kaomojiden bahsetmek istedim. MSN ve SMS nesli olarak da değerlendirebileceğimiz Y kuşağı için emoticonlar daha tanıdık gelebilir. Zira emojiler ve sosyal medya araçları (WhatsApp vb.) henüz kullanıma girmeden önce emoticonlar MSN ve SMS gibi mesajlaşma platformlarında duyguları kısa yoldan ifade etmek için sıklıkla kullanılmaktaydı. İngilizcedeki emotional (duygusal) ve icon (simge) kelimelerinin birleşmesinden oluşan emoticon, 1982 yılında Amerika’daki Carneige Mellon Üniversitesinde yapılan kötü bir şaka sonucunda ortaya çıktı. İlgili üniversitenin çevrim içi mesajlaşma panosuna cıva sızıntısıyla ilgili gönderilen şaka ciddiye alınınca üniversitede büyük bir panik yaşanmıştı. Bu noktada bilgisayar bilimci Dr. Scott E. Fahlman, bir daha bu tür bir panik yaşanmaması için şaka olan haberlerin sonuna gülen yüzü simgeleyen :-) ifadesinin, şaka olmayan (ciddi olan) haberlerin sonuna ise çatık yüzü simgeleyen :-( ifadesinin koyulmasını önerdi. Bu öneri sadece söz konusu üniversite içinde değil, internet ortamında da geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenince emoticonlar hayatımıza girmiş oldu.
![]() |
Dr. Scott Fahlman ve emoticonların ilk örneği gülen yüz |
Emoticonların doğuşu, benim de favorim olan Japon emoticonların, orijinal ismiyle de kaomojilerin ortaya çıkmasını sağladı. Japonca kao (yüz) ve emojilerden bildiğiniz moji (karakter) kelimelerinin birleşmesinden oluşan kaomojilerin en belirgin özelliği, karakterlerde ağızdan çok gözlere vurgu yapılmasıdır. Bu unsur kaomojilerin, günümüzde dünya genelinde sıklıkla kullanılan ve günü bile kutlanılan emojilerden farklılaştığı en önemli noktadır. Zira emojilerde daha çok ağıza vurgu yapılır ve ağız farklı şekillerde gösterilir. Japonlar ise tıpkı bizim gibi gözlerin, insan ruhunun bir aynası olduğunu düşündüklerinden, ki biz de gözler kalbin aynasıdır deriz, kaomojilerinde duyguları ifade etmek için gözlere daha çok odaklanıp gözlerde değişiklikler yapmışlardır.
( ´ ▽ ` ) , ( ̄▽ ̄) ya da (^▽^) gibi.Öte yandan kaomojiler sadece bir duygu durumunu değil karmaşık bir eylem,
nesne ya da olayı ifade etmek için de kullanılabilir.
Örneğin yukarıdaki kaomoji, duvarın arkasında
saklanma eylemini niteler. Yüz ifadesine bakıldığında saklanma eyleminin
eğlence amaçlı olmadığını (yani saklambaç oyunu vb. sebeplerle), saklanan
kişinin endişeli olduğu görülebilir. Dolayısıyla söz konusu kaomoji sadece
duyguyu değil, aynı zamanda eylemi de ifade eder niteliktedir.
┬┴┬┴┤( ͡° ͜ʖ├┬┴┬┴
Burada ise saklanan kişinin eğlence amaçlı,
en azında hâlinden memnun bir şekilde saklandığı çıkarımı yapılabilir.
Saklanmaktan bahsetmişken Mısır
hiyeroglifleri aklıma geldi:-) Zira “hiyerogliflerde saklanmış mesajlar”, “hiyerogliflerdeki
saklı anlamlar” vb. söylemleri, özellikle konuya ilgisi olanlar sıklıkla duymuş
olabilir; fakat bu yazıda hiyerogliflere değinecek olmamın asıl sebebi, onlara
olan özel ilgim ve saklı anlamları deşifre etme gayretim değil, hiyeroglifler
ile emojilerin neredeyse (!) bir tutularak sosyal medyada mem hâline
dönüştürülüp yıllardır paylaşılmasıdır:
Bu arada yerden tasarruf demişken
hiyerogliflerde sesli harf temsilinin olmadığının bilinmesi gerekir. Zira kavramların
sesli harfler olmadan yazılması da yerden tasarrufun bir sonucu olabilir. Örneğin
güzel anlamına gelen “nefer” kelimesi yazılırken ünlü harfler çıkarılır ve
kelimenin sessiz harflerden oluşan iskeleti, yani “nfr” yazılırdı. Bu noktada
emojilerle olmasa da günümüz mesajlaşma dili ile arasında bir benzerlik
kurulabilir. Zira yerden tasarruf ya da üşengeçlik vb. sebeplerden selam,
merhaba ya da kendi de bir kısaltma olan naber (ne haber kelime öbeğinin kısaltması) gibi çoğu kelime kısaltılarak slm, mrb, nbr gibi ifadelere dönüşebilir. Tıpkı
hiyeroglif yazımındaki yöntem gibi.
Emoticon ve kaomojiyi de Mısır
hiyerogliflerine bağladığıma göre yazıyı burada sonlandırabilirim. Bir sonraki
yazıda (o´▽`o)ノ