25 Kasım 2022 Cuma

Eşikte Mekânlar Üzerine

 

Geçen gün derste belirsizlik etkisi ve bunun tüketiciler üzerindeki yansımalarından bahsederken belirsizliği “eşikte mekân” ile ilişkilendirerek anlattım. Sınıftaki öğrencilerin bu kavramı isim olarak bilmemelerine rağmen öğrencilerde kavramın yaşattığı hissin genellikle benzer olduğunu fark ettim. Günlük hayatımızda, filmlerde, bilgisayar oyunlarında ve/veya videolarda karşılaşabileceğimiz eşikte mekân nedir? Eşikte mekânların bizde oluşturduğu hisler ve bu hislerin sebebi nedir? Bu yazımda kısaca bunlara değinmek istedim.

İngilizcede “liminal space” olarak isimlendirilen eşikte mekân, iki mekân ya da durum arasındaki geçiş bölgesi olarak tanımlanır. Bu bir karar aşaması gibi soyut olabileceği gibi mekân gibi somut da olabilir. Buradaki ortak nokta ise bu aşamanın belirsizliği sebebiyle kişide uyandırdığı gerginlik ve korku hissidir. Örneğin insanların değişimden korkması, değişim sonucunda neler olabileceği konusundaki belirsizlikten kaynaklanır. Dolayısıyla değişime yönelik karar eşiği, eşikte mekânın soyut bir örneğidir. Bu yazımda ise kavramın daha iyi anlaşılabilmesi için eşikte mekânların somut örneklerine ağırlık vermek istedim. Eşikte mekânların somut örnekleri, bir zamanlar insanlar tarafından yaşanılmış; fakat sonrasında terk edilmiş mekânlar olabilir. Örneğin terk edilmiş bir köy, batık bir AVM, kiracısını ya da ev sahibini bekleyen bomboş evler, eşikte mekânlardır. Öte yandan bu mekânların terk edilmiş olması bir zorunluluk değildir. Günün belli bir saatinde o mekânda herhangi bir insanın olmaması da mekâna, eşikte mekân özelliği verebilir. Örneğin okulun boş koridorları, sabahın çok erken saatlerinde ya da günün geç saatlerinde bomboş olan caddeler ve otoparklar gibi mekânlar da eşikte mekânlardır. Dolayısıyla bir mekânın eşikte mekân olması için orada herhangi bir insanın olmaması gerekir.

Eşikte mekân örneği


Eşikte mekâna bir başka örnek


Eşikte mekânlar yapay ışıklarla belli belirsiz aydınlatılmış mekânlar olabilir. Örneğin bir kısmı aydınlatılmış boş sokaklar, karanlık kısımları itibarıyla kişide belirsizlik hissi uyandırır. Söz konusu belirsizlik hissi, bir süre sonra gerginliğe dönüşür. Gerginlik ise yerini korkuya bırakır. Bunun bir örneğini sınav haftası okulda yaşamıştım. Gözetmenlik yaptığım sınav akşam sekizde bitmişti. Odaya git, bilgisayarı kapat, masayı topla derken çıktığımda fakülte binasında kimsenin olmadığını fark etmiştim. Koridorlar bomboştu. Işıklar yanmıyordu. Işığa dair tek şey, binadaki dijital saatin bir çift kırmızı gözü andıran ışığıydı. 10 senedir çalışmakta olduğum binanın neredeyse her köşesini bilmeme rağmen koridorların o an için eşikte mekâna dönüşmesi, bende belirsizlik, gerginlik ve korku duygularını uyandırmıştı. Bir an önce binadan çıkmak istedim. Ancak binadan çıkıp dışarıya ayak bastığımda, gerginliğim azalmıştı; çünkü dışarıda birkaç insanla karşılaşmıştım. Neyse ki dışarı, fakülte binası gibi eşikte mekân değildi.

Eşikte mekâna Stephen King’in The Shining (Medyum) romanından uyarlanan Overlook Oteli (siz The Shining ismindeki versiyonunu izlemiş olabilirsiniz) filmindeki otel ve otelin boş koridorları örnek olarak gösterilebilir. Buna ek olarak Will Smith’in Ben Efsaneyim filmi de eşikte mekân barındıran bir diğer film örneğidir. Filmi izleyenler bilirler, Doktor Robert Neville rolüyle Smith, film boyunca bomboş, terk edilmiş sokaklarda, koridorlarda, yani eşikte mekânlarda dolaşmaktadır.

Eşikte mekâna bir başka örnek olarak çok sevdiğim "Faded" şarkısını göstermek isterim. Alan Walker’in Faded şarkısının video klibi boyunca da terk edilmiş yerler, yani eşikte mekânlar gösterilir. Videodaki kişinin yansıttığı ruh hâli ve şarkının sözlerinde vurgulanan kaybolmuşluk hissi, tam olarak eşikte mekânların uyandırdığı hislere karşılık gelir.

Eşikte mekânların kişide gerginlik, kaybolmuşluk vb. hisler uyandırmasının temelinde kişinin yalnız kalma korkusu olabilir. Ne de olsa insan sosyal bir varlıktır, tek başına yaşayamaz. Bu nedenle başka herhangi bir insanın olmadığı, terk edilmiş, bırakılmış ya da yaşam izi olmayan eşikte mekânlar, insanlara yalnızlığı hatırlattığından gerginliğe ve korkuya sebep olabilir. 

Yazımı buraya kadar okuduysanız eşikte mekânın ne demek olduğunu, insanlarda uyandırdığı hisleri ve belirsizlikle ilişkisini anlamışsınızdır. Peki yazıyı okuyan sizler ya da kaleme alan ben, bundan sonra herhangi bir eşikte mekânla (boş okul koridorları, ıssız sokaklar vb.) karşılaştığımızda aynı hisleri yaşayacak mıyız? "Hadi ama, alt tarafı bir eşikte mekân, neden korkasın ki?" diyecek miyiz kendimize? Bence hayır!=) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OKURKEN OFFFF DEDİRTEN “TÜRKÇE OFF” AKADEMİK MAKALELER ÜZERİNE

Bu yazımda Türkçe yazılmış akademik (!) makalelerde tespit ettiğim çokça yapılan yazım hatalarını ele aldım. Başlıkta “akademik” kelimesini ...