17 Eylül 2022 Cumartesi

Tırı Vırı İşler ve Boş Düşünceler Üzerine

 

Önemsiz konulara çok fazla kafa yoran insanların söz konusu davranışlarının ardında “Önemsizlik Yasası” olarak isimlendirilen bir argüman yatıyor olabilir. İngiliz deniz tarihçisi ve yazar Cyril Parkinson tarafından 1957 yılında ortaya atılan önemsizlik yasası, insanların önemsiz kararlara olması gerekenden daha fazla, önemli kararlara ise olması gerekenden daha az zaman ayırma eğiliminde olduklarını ifade eder. Yani insanlar “tırı vırı” işlere gereğinden fazlaca zaman ayırırken olduça önemli işlere çok fazla kafa yormayabilirler. Zaten önemsizlik yasasının İngilizce karşılığı olan “Law of Triviality” ifadesi de bahsi geçen “tırı vırı” işleri çağrıştırır niteliktedir. Bu noktada dilimizdeki önemsiz, boş, basit vb. kelimeleri ifade etmek için kullanılan “tırı vırı” ikilemesinin İngilizcedeki “triviality” kelimesinden geldiğini düşünebiliriz.

Parkinson, önemsizlik yasasını açıklarken oldukça önemli bir karar vermek için bir araya gelmiş bir komite örneği verir. Bu komitenin asıl ve en önemli görevi nükleer bir santral tesisinin tasarım planlarını gözden geçirip onaylamaktır. Komite ise 28 milyon dolarlık bir maliyeti olan bu karara sadece 2,5 dakika zaman ayırırken, 45 dakikasını bin dolarlık maliyeti olan tesis personelinin bisiklet kulübesi için kullanılacak malzeme kararına ayırır. Parkinson’un komite örneğinde geçen bisiklet kulübesi sebebiyle önemsizlik yasası, bisiklet kulübesi etkisi (bikeshed effect) olarak da bilinir.

Bisiklet kulübesi etkisi olarak da isimlendirilen önemsizlik yasasının senaryolaştırılmış hâli



Parkinson, komite örneğindeki insanların bu davranışını şu şekilde açıklar: Tasarımı planlanan nükleer reaktör o kadar karmaşıktır ki ortalama bir insan onu anlayacak ve karar verecek yeterlilikte değildir; çünkü bu kadar önemli bir konuda etkin bir karar verebilmek için pek çok parametrenin göz önünde bulundurulması, yeterince bilginin toplanması ve yetkinlik gerekir. Öte yandan bisiklet kulübesinde kullanılacak malzemeler hakkında ise herkesin bir fikri olabilir. Dolayısıyla bisiklet kulübesi tasarımı hakkında insanlar sonsuza kadar konuşabilir. Zira herkes kendi teklifini savunmak ve tartışmaya kişisel katılımını göstermek ister.

İnsanların önemli konular için yeterli bilgi toplaması gerekir. Yeterli bilgi toplamak için ise zamana ihtiyaç vardır. İnsanlar, yeterli bigiyi topladıklarını düşünerek olması gerekenden daha kısa bir sürede bilgi toplamayı bırakıp bir karara varabilir. Öte yandan tırı vırı konular için ise “yanlışlıkla” olması gerekenden daha uzun bir süre ayırıp bu konulara kafa yorabilir. Burada “yanlışlıkla” kelimesine dikkat çekmek isterim; çünkü tırı vırı konulara kafa yormak her zaman yanlışlıkla olmaz. Bazen sırf can sıkıntısından da insanlar önemsiz konular için zamanlarını harcayabilirler, kayda değer olmayan konuları kafalarında büyütebilirler. Bu noktada Kierkegaard’ın şu meşhur sözünü paylaşmak isterim:

“Can sıkıntısı tüm kötülüklerin anasıdır,”

Yukarıda tırnak içindeki virgülü gözünden kaçırmamış olanlar için ise devam edeyim; çünkü Kierkegaard’ın sözü burada bitmiyor:

“…kendi olmayı reddetmenin çaresizliğidir.”


Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard

Kierkegaard’ın bu sözünü önemsizlik yasasına uyarlamak gerekirse şöyle bir çıkarım yapabiliriz:

İnsan kendinin farkında değilse ve kendini keşfetmemişse tutkularının da farkında değildir. Tutkusu olan insanın canı pek nadir sıkılır; çünkü kendisini tutkularına adamıştır ve bundan haz alır. Tutkusu olmayan ise çaresizlik içinde kendi zihnini boş ve önemsiz işlerle, konularla meşgul eder. Hem de bunun kendi kendine yaptığı çok büyük bir kötülük olduğunun farkında olmayarak.

Tam da yeri gelmişken en sevdiğim Matrix repliklerinden biri olan şu replikle yazıyı sonlandırayım:

Temet Nosce (Kendini Bil)!

Matrix'te Neo'nun, kâhinin mutfak kapısında Temet Nosce (Kendini Bil) yazısını gördüğü sahne



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OKURKEN OFFFF DEDİRTEN “TÜRKÇE OFF” AKADEMİK MAKALELER ÜZERİNE

Bu yazımda Türkçe yazılmış akademik (!) makalelerde tespit ettiğim çokça yapılan yazım hatalarını ele aldım. Başlıkta “akademik” kelimesini ...